RUHAT MENGİ

RUHAT MENGİ

‘Terör örgütü destekçisi’ parti anayasa isteyebilir mi?
Parlamentosunda “rasyonel” her soruna “demokratik” çözüm aramanın mümkün olduğu bir ülkenin sınırları içinde “Kürt vatandaşların haklarını arama” bahanesiyle devamlı cinayet işleyen örgüte ne isim verilmelidir, önce bunu tartışmak lazım. Bir örgüt ki “Kürtlerin de geçtiği” yollara mayın döşüyor, birliklerde olan Kürt askerlerin de öldüğü, analarının ağıtlar yaktığı saldırılar düzenliyor, seçimde “Güneydoğu’da kendisine oy çıkmayan” mahallelerde halka kan kusturuyor… 21’inci yüzyılda İlkçağ vahşeti yaşatan bu örgüt hangi tanıma layıktır?


Türkiye dün yine Tunceli’de “arama-tarama yapan askerlere kurulan PKK pususunda” iki askerimizin daha şehit olduğu haberini okurken BDP’li Selahattin Demirtaş “yaşamını yitiren asker ve polis”le PKK’lıyı denk tutarak ve onların “gerilla” olduğunu söyleyerek “Yazıktır, hepsi de ana-baba evladıdır” diyen bir konuşma yapıyordu kongrelerinde..


GAZETECİYE, DEMOKRASİYE, TOPLUMA SAYGI VAR MI?


Ölen PKK’lılar için saygı duruşu yapılıyor ve ayağa kalkmayan gazeteciler yuhalanıyordu. Sözüm ona “demokratik” parti.. Sözüm ona “özerklik” taleplerinin başında bile “demokratik” sözcüğünü unutmuyorlar. Demokrasiyi, anayasayı, insan haklarını, saygıyı vs’yi dilinden düşürmeyen bir partiye yakışacak olay mıdır gazetecileri kongreye geldiğine pişman etmek?


PKK; yukarda söz edilen eylemlerin tamamını yapan, pusu kurarak acımasızca toplu katliamlar yapan bir “TERÖR ÖRGÜTܔdür, bunları yapan bir örgüte başka hiçbir ad verilemez.


ADI GERİLLA DEĞİL!


“Gerilla” da denemez. Eğer PKK’nın veya onlarla ortak çalıştığını her fırsatta öne çıkaran BDP’nin “Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun tamamını istiyoruz” dedikleri bölgelerde yaşayan herkesin, “tüm Kürt vatandaşların da temsilcisi” olduğunu kanıtlayan bir durum olsaydı… Ve ortada bu bölgede yaşayan insanlara, Kürt vatandaşlara da “zulüm eden bir devlet” olsaydı, ancak o zaman o devletin askerine, vatandaşına saldıran gruba “gerilla” denebilirdi.


Ne PKK veya BDP o bölgelerin temsilcisi, ne o bölgelerde halkın bu pusu ve saldırılara gönüllü bir desteği var ve ne de ortada “devletin bir ayırımcılığı ya da zulmü” mevcut. Tam aksine devlet o bölgeye her türlü hizmeti götürmeye çalışıyor, özellikle BDP’nin baskın durumda olduğu kentlerde vergi geliri yok gibi.. Diğer bölgeler vergi verirken bu kentlerde yaşayanlar vermediği gibi ekstra yardım sağlanıyor. Bunun yanında devlet yeni vaatlerde de bulunuyor.


Durum buysa ve bir örgüt “Ya bu bölgeyi bana vereceksin ya da saldırmayı, pusu kurmayı öldürmeyi sürdüreceğim” diyorsa ona ancak terör örgütü denir. Ülkenin güvenlik güçleri ise haklı olarak bu tehdide karşı görevini yapmaya, “terör örgütünün pusularını önlemeye” çalışmakta ve canını bu nedenle vermektedir.


Kendi iradesiyle pusu kuran teröristle, bu pusuları önlemek için “müdafaa halinde olan” asker ve polis bir değildir. BDP’nin “terör örgütü destekçisi parti” konumunda yaptığı açıklamalara artık cevap veya siyasi etki beklememesi gerekiyor!
*****



Katile Bayram izni Sorumlusu açıklansın!


Pazar günü “Kadın ve Aile Bakanı” Fatma Şahin’le yaptığımız “kadın ve çocuklara karşı şiddetin önlenmesi” konulu telefon konuşmasını anlatmıştım. O konuşmada cezaların ağırlaştırılmasından, kadınların yaşamını tehdit eden şartların devlet önlemleriyle ortadan kaldırılmasından da söz ettik.


Ama yine Pazar günü gazetelerde “Şişli’de kapıcılık yaparak iki çocuğuna bakan” Zeynep Gökçe’nin “cezaevinden bayram izniyle çıkan” kocası tarafından öldürülmesine amcasının isyanı vardı. Katil koca daha önce de birini öldürmeye kalktığı için tutuklanmış ve “izine” gönderiliyor. Neden tutuklu olduğunu bilmeyen tutuklu gazetecilere , hatta “Alzheimer hastası anacığına bakması önlenen” kadın gazeteci Müyesser Yıldız ’a bile bayram izni verilmeyen ülkede..


CİNAYETE ORTAK


Katile, çocuk tecavüzcülerine tolerans had safhada Maşallah! Hepsi

Sosyal Medyada Paylaşın:
Önceki Yazı
Sonraki Yazı

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM