NOBEL’İN BEDELİ!

NOBEL’İN BEDELİ!

Orhan Pamuk Nobel’in bedelini hala ödüyor


Ahmet Ümit, Orhan Pamuk’un tazminata mahkum edilmesini “Nobel’in bedeli” olarak yorumladı ve “Ona karşı bir tür linç kampanyası yapıldı. Bunu yok sayıp Pamuk eleştirisi yapılamaz” dedi.
Erdinç Akkoyunlu / İSTANBUL
YAZAR Ahmet Ümit, Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk’un “30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürdük” sözlerinden ötürü tazminata mahkum edilmesi ve ölüm tehditlerini “Nobel’in bedeli” olarak değerlendirdi. Ümit, Orhan Pamuk’u edebi yönden eleştirenlerin Pamuk’a karşı yapılanları görmezden geldiğini söyleyerek, “Ona karşı bir tür linç kampanyası yapıldı ve bunu yok sayıp Pamuk üstüne eleştiri yapamayız. Açık ölüm tehditleri aldı adamcağız. ‘Vuracağız seni’ dediler. Nobel’in bedelini ödedi, hala ödüyor” dedi. İstanbul Hatırası isimli romanı 200 bin satış rakamına ulaşan Ümit, romancılığın giderek popülerleştiğini; yazarların da popüler eserler vermeye çalıştığını söyledi.
Daha çok alkış için yazılıyor
Yazarlar birbirini nasıl eleştiriyor peki?
Yazarlar daha çok şöyle yaparlar eleştirilerini. Bir roman yazıyorsun, yazdığın ötekine benzemez. Bu iki romanın eleştirisi gibidir. Yazar dediğimiz kişilik aslında muhaliftir. Neye muhaliftir? Sadece politik iktidara değil, hayatta olumsuz olan her şeye muhaliftir. Baba kızın ilişkisi, bir iş yerindeki, apartmandaki ilişki… Günümüzdeki bu muhaliflik durumu giderek terk edildi. Bazı yazarların ortalama beyne uygun metinler üretmeye başladığını ve daha çok satmak, daha çok tanınmak adına bunlardan vazgeçildiğini gözlemliyorum. Yazar profili Türkiye’de değişiyor. Daha popüler olmaya yöneliş var.
Peki nasıl başladı bu Türkiye’deki popülerleşme merakı?
Eskiden solcu ya da sağcı ayrımı yapmadan, memleket sorunu üzerinde sorumlu hissedip çözümler öneriyorlardı yazarlar. Daha çok sol kesim tabii. Açık politik tavır almaktan kaçınan Saik Faik de bile bunu görmek mümkün. Yeni başlayan süreçte yazarın muhalifliği bile hesaplı olmaya başladı. Dünya kamuoyu neden hoşlanır ona uygun muhalif tavır geliştirip sonra bundan vazgeçmek. Sonra birden bire başka birine dönüşüyor. Dünya değişti, insanlar dünyayı değiştirme umutlarını kaybetti. Böyle dönemlerde din yükselir, Tanrı’dan medet ummaya başlar. Bu aynı zamanda yazarları da etkiler. Böyle zamanlarda mistiklik öne çıkar ya da psikoseksüel romanlar öne çıkar. Daha güzel bir dünya kurma ümidi gitmiştir, bir vazgeçme durumu vardır.
Ölüm tehditleri aldı adamcağız
Neler belirleyici oldu yaşanan popülerleşme sürecinde?
Uluslararası ün, satış tüm bunlar belirleyici olabilir. Ortalama beyne seslenmek demek, aslında edebiyatın içini boşaltmak anlamına geliyor.
Edebi roman ile yaşam kılavuzu arasındaki fark giderek kalkmaya başlıyor. Yazar şunu sormalı kendine: Daha çok alkış, daha çok ün mü yoksa yazdığın metnin seni memnun etmesi mi?
Yazarın yazdığı metnin kendisini memnun etmesi gerekir
Popüler edebiyatın uluslararası şan şöhret için yapıldığını söylerken, Nobel’i almasıyla bu eleştirilere iyice maruz kalan Orhan Pamuk geldi aklıma…
Pamuk’u kastetmiyorum, tek bir yazarı kastetmiyorum. Pamuk’un çok iyi romanları var. Genel bir eğilimden söz ediyorum… Pamuk’u bu noktada eleştireceksek ona yapılanları göz önünde almadan eleştiremeyiz. Ona karşı bir tür linç kampanyası yapıldı ve bunu yok sayıp Pamuk üstüne eleştiri yapamayız. Açık ölüm tehditleri aldı adamcağız. “Vuracağız seni”dediler. Bütün bunları düşünmeden o profilin içine sokmak haksızlık olabilir. Nobel’in bedelini ödedi hala ödüyor. Ben genel olarak Türk edebiyatındaki popülerleşmeden söz etmeyi daha doğru buluyorum.
Kitaplarınız 100 biner adet basılıyor, birkaç baskı yapıyor. Kendinizi nasıl bir yazar olarak tanımlıyorsunuz? Siz de popüler yazar mısınız?
1996’da ilk romanım Sis ve Gece çıktığında yıl boyunca 4 bin sattı.  Bugün çok okunan bir yazar oldum ben, 14 yıl var arada. Son romanım 150 bin sattı. İki katı da korsan satmıştır. Muhtemelen 500 bine yakın okurum var. 40 b

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM