İskelet tomografisi
Ben haberi ilk kez 7 Eylülde gördüm, bir gün sonra da gazetelerde okudum.
Bir kaç gündür bekliyorum ama ne bir ses, ne bir nefes.
Ne yazık ki çıt çıkmadı.
Şayet siz de ilgilenmediyseniz, benden duyun…
İsviçrede yerleşik Dünya Ekonomik Forumu, 2011-2012 Küresel Rekabet Gücü Raporu sonuçlarını açıkladı.
***
Rekabet günümüzde kişiler için de toplumlar için de adeta var olmanın tek aracı, tek yolu.
Rekabet sıralaması içindeki yeriniz de aslında toplumsal iskeletinizi gösteriyor, metabolizmayı tanımlıyor.
Ama biz Rekabet Yasasını ancak 1996 yılında, o da Gümrük Birliği sayesinde çıkardığımız için, bu çağda varoluşun roketini ateşleyen rekabet kavramı medyaya da topluma da fazla bir şey demiyor.
Hatta bu kavramdan da rekabetten de haz etmiyoruz, zaten toplumsal bir ihtiyaç olsa Rekabet Yasası bu kadar gecikmezdi.
***
Rapora göre, rekabet gücü sıralamasında bu yıl dikkate alınan 142 ülke arasında İsviçre ilk sırayı aldı. Listenin ikinci sırasında Singapur, üçüncü sırasında ise İsveç bulunuyor.
ABD, son üç yıldır devam eden düşüş eğilimini sürdürerek bu yıl bir sıra daha geriledi, dünyanın en rekabetçi beşinci ekonomisi oldu. Sıralamada Finlandiya dördüncü, Almanya altıncı, Hollanda yedinci, Danimarka sekizinci, İngiltere ise onuncu sırada konumlandı.
Japonya, geçen yıla göre üç sıra gerileyerek bu yıl dokuzunculuğa düşerken, Fransa da üç sıra gerileyerek 18inci sırada yer aldı.
Yunanistan ise 90ıncı sırada bulunuyor.
***
Gelelim Türkiyeye…
Türkiye, 142 ülke arasında 59uncu sırada yer aldı ve sevindirici bir şekilde, yeni geldiği yer de iç açıcı olmasa da bir yıl içinde iki basamak yükseldi.
Çünkü Türkiye bir önceki yıl 139 ülke arasında 61inci, ondan önceki yıl ise 133 ülke arasında yine 61inci sırada yer almıştı.
***
Raporda, Türkiyenin satın alma gücü paritesine göre 741,9 milyar dolarlık GSYİH büyüklüğe, kişi başına 10 bin 399 dolarlık gelire sahip olduğu, GSYİHnin dünya ticaretindeki payının ise yüzde 1,29 olduğu hatırlatıldı.
Türkiye pazar büyüklüğünde en rekabetçi 17nci ekonomi olurken, en kötü performansı ise 133üncü sıra ile iş gücü piyasasının etkinliği kaleminde gösterdi.
Burada biraz duralım çünkü…
Küresel Rekabet Endeksi üç ana grupta toplanmış dokuz adet alt kritere bağlı olarak hesaplanan puanların ağırlıklı ortalamasıyla oluşuyor.
Üç ana kriter grubunu, temel faktörler, verimlilik ve yenilikçilik kriterleri belirliyor.
Modele göre, bir ülkenin ekonomik gelişme çizgisi içerisinde farklı bir safhaya geçtiğinde farklı önceliklere sahip olması gerekiyor ve üç ana gruba verilen ağırlıklar da ekonomilerin içinde bulundukları safhalara göre değişiyor.
Safhalar ise kişi başına milli gelir rakamları itibarıyla ayrıştırılıyor.
2 bin doların altında gelire sahip ülkelerde temel faktörler önem arz ederken, 3 bin ile 9 bin dolar arasında verimlilik kriterleri ön plana çıkıyor.
Kişi başına gelirin 17 bin doların üstünde olduğu ülkelerde ise yenilikçilik başlıca kriter oluyor
***
Ama gel gör ki…
İş dünyasını en çok zorlayan sorunlara ilişkin değerlendirmede vergi oranlarının yüksekliği, etkin olmayan kamu bürokrasisi, vergi mevzuatı, eğitimli işgücü ilk dört sırayı aldı.
Bu ne demek?
Türkiyenin, bulunduğu gelir seviyesi itibarıyla temel faktörlerdeki durumunu sağlam bir zemine oturtmuş durumda olması ve artık verimliliğe yoğunlaşması gerekirken; mevcut durum itibarıyla henüz temel faktörlerde yeterince iyi bir gelişme sergileyememiş olması demek.
Aslında çağımızda küresel rekabet sıralamasındaki yerini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim türü bir özdeyiş hiç de abartı değil…
Belki de bu konuyla bu nedenle hiç mi hiç ilgilenmedik ve galiba tek satır da yorum yazmadık.
Hâlbuki sıralamada bulunduğumuz yer toplumsal iskeletimizin tomografisini yansıtıyor.
Belki de bundan fazla ilgilenmedik…
Çok Okunan Haber
(Y)EZİDİLİK DİNİ NEDİR?
Ezidilik Dini ; Bu topluluğun Zerdüştlük ve eski Mezopotamya dinlerinden uzanan dinî inançlarına Yezidilik …