TÜRKİYENİN ORTA YERİNDE
Manastırlar, Ören yerleri, Türbe ve Camiler
SİZİ BEKLİYOR
İŞTE NİĞDE VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ
Manastırın yer aldığı Gümüşler Kasabasının Orta Çağdaki adı ve tarihi hakkında dönem kaynağı bulunmamaktadır.
Büyük bir kaya kilisenin içine oyulan manastır Kapadokya bölgesindeki günümüze iyi korunarak gelmiş ve en büyük manastırlardan birisidir. Kapadokyada kayaya oyulmuş pek çok manastır bulunmaktadır ve bazı bilim adamları bunları yemekhaneli(trapezalı) ve açık avlulu olmak üzere iki grupta ele almaktadırlar. Gümüşler Manastırı ikinci grup dâhilindedir. Manastırın en önemli yapısı, kompleksin kuzeyinde yer alan kilisedir. Dört serbest destekli kapalı Yunan haçı planlı kilisenin kuzey haç kolunun kuzeyinde iki mezar nişi, naosun batısında beşik tonoz örtülü iki giriş mekânı bulunmaktadır. Manastır da yer alan diğer mekânların pek çoğunun işlevi bilinmemektedir. Kilisenin duvar resimlerinde en az üç farklı ustanın çalıştığı düşünülmektedir. Ana apsisteki üç şerit halindeki resimlerin en üstündeki Tahtta İsa, sağında iki melek, İncil yazarlarının sembolleri ile Desis sahnesinde yer alan Meryem ve havariler, en alttaki şeritte ise Kayserili Büyük Basileios, Nysalı Gregorios, Nazianslı Gregorios gibi kilise babalarının resimleri yer almaktadır. Kuzey haç kolundaki Meryeme Müjde, İsanın doğumu ve Tapınağa Takdimi sahneleri ile Vaftizci Yahya ve Aziz Stephanos figürleri ikinci bir sanatçının elinden çıkmış olmalıdır. İç narteksten naosa giriş kapısının güneyindeki Meryem ve çocuk İsa ile iki yanlarındaki baş melekler Gabriel ve Mikael figürleri üçüncü sanatçıya aittir. Narteksin üstündeki bir odanın duvarlarında Kapadokyada örneği görülmeyen, av sahneleri, çeşitli hayvanlardan oluşan bir kompozisyon dikkat çekmektedir. Kapadokyadaki pek çok kilisede olduğu gibi, Gümüşler Manastırında da duvar resimlerinin ikonografik ve üslup özelliklerine göre yapılabilmektedir. Kilisedeki resimlerin bu özellikleri ve karşılaştırmalı değerlendirmeler yöntemi ile 11./12. yy.lara tarihlendirmek mümkündür.
{2}
Niğde il merkezinin kuzey yönünde olup, il merkezine 60km. Uzaklıktadır. Kömürcü Köyü yakınında bulunan Göllüdağ, deniz seviyesinden 2172m. Yükseklikte korunaklı bir şehirdir. Volkanik bir dağ olan Göllüdağın konik olan zirvesinde bir de krater göl mevcuttur. Bu krater gölden dolayı da Göllüdağ olarak adlandırılmıştır. M.Ö.1200 yıllarında Ege göçleri sonrasında Hitit İmparatorluğunun yıkılmasıyla Anadoluda oluşan geç Hitit şehir devletlerinden biriside bölgemizdeki Tabaldır. Bu dönemde Göllüdağ, Tabal ülkesinde yeri belli olan şehir devletlerindendir. Göllüdağ ören yerinde ilk kazı çalışmalarına 1934 yılında Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık tarafından başlanılmıştır. Kazı çalışmalarına 19681969 yıllarında Burhan Tezcan tarafından devam edilmiştir. Bu tarihten 1992 yılına kadar kazılara ara verilmiştir. 19921996 yılları arasında ise, Niğde Müze Müdürlüğünün denetiminde, Alman Arkeoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Wulf Schirmer in katılımıyla devam edilmiştir. Göllüdağ, M.Ö. 87 yy.dan kalma etrafı dıştan tamamen surla çevrilmiş bir Geç-Hitit şehridir. Saray ve mabet olabilecek orthostatlı yapı da ikinci bir surla çevrilerek koruma altına alınmıştır. İki sur arasında da birbirinin simetriği olan yapılar kompleksi bulunmaktadır. Ele geçen heykeltıraşlık eserlerinin kısmen işlenmesi, büyük ölçüde ise işlenmeden bırakılması, şehrin inşasının tamamlanmadan terk edildiğini göstermektedir. Ancak hangi nedenle halkın şehri terk ettiği bilinmemektedir.
{3}
Tyana Ören Yeri
Antik Tyana Örenleri, Bor ilçesi, Kemerhisar Kasabasındadır. Ören yeri, Kemerhisar Kasabasının büyük bir bölümünün altında kalmıştır. Kasabanın muhtelif yerlerinde çeşitli durumlarda bulunan önemli heykeltıraşlık eserler ve ören yerinde yapılan bilimsel kazılar neticesinde çıkan eserler ve mimari parçalar Niğde Müzesinde