Yeni bir Kürt sınıfı oluştu
ÇÖZÜM İÇİN DAĞIN ARDINA BAKMAK ÖNEMLİ DİYEN ŞAİR-YAZAR BEJAN MATUR
Matur:
Köyleri yakılan Kürtler mecburen büyük şehirlere göçtü, varoşlarına
tutundu. Çok acılar yaşandı, hala da yaşanıyor ama sonuçta bu göç yeni
bir kent sosyolojisi yarattı. Bu yeni sınıf silahı onaylamıyor.
Şu
an Kandilde 5 bin silahlı PKKlı olduğundan bahsediliyor. PKK, Kürt
sorununun bir sonucu olsa da, artık ayrı bir varlık, bir güç, bir
realite olarak var ve apayrı bir kimya, bir ruh hali, bir değerler
sistemi, bir siyaset üretiyor ve hem Kürt siyasetini hem de Kürt
sorununu bir şekilde belirliyor. Dolayısıyla onun hesaba katılmadığı bir
denklemin çözüm getirme olasılığı nedir? Dağdakiler ovaya, Ankaraya,
Türkiyeye baktıklarında ne görüyor, gördüklerini nasıl algılıyor ve
anlamlandırıyorlar? Onları dağa çıkaran, orada tutan ne? Çözmek için
önce sorunu anlamak gerekiyor. Bu soruları Kandilin psikolojisini
anlamak için çok önemli bir çalışma (Dağın Ardına Bakmak- Timaş
Yayınları) ortaya koyan şair-yazar Bejan Matura yönelttik.
Türkiye
değişti, değişiyor. PKKnın dağa çıktığı döneme de, 90lara da
benzemiyor artık. PKK, dağdakiler yeni Türkiyenin ne kadar farkında,
oradaki psikoloji ne?
Psikoloji anlamamız gereken şeyin ta
kendisi. Oradaki psikolojiyi anlamadan meselenin adını koyamıyoruz
çünkü. Şu an toplumda büyük bir ayrışma var. Karşılıklı kutuplaşama
meseleyi anlamamızı sağlayacak kelimelerde bir erozyon yaratıyor. Sadece
batı kamuoyunda değil,BDP tabanında, PKKnın kendisinde de bu
ayrışmanın yansımaları var. Hükümetin açılım adıyla yapmak istediklerine
şüpheyle, eleştirel yaklaşmaları bu ayrışmanın sonucu.
Bu şüphe nedir tam olarak, açılımı asimilasyonun devamı olarak mı görüyorlar?
AK
Parti ve hükümetin yapmak istedikleriyle ilgili olarak ciddi soru
işaretleri var kafalarında. Bizi hak ettiğimizden daha azına razı etmek
istiyorlar, halbuki biz eşit vatandaşlık talep ediyoruz diyorlar.
Bunun alt okuması iktidara ortak olmaya kadar gider.
ONLAR KİM BİLMİYORUZ
Demokratik özerklik, öz savunma gücü bahsi de iktidara ortak olma talebiydi.
Bütün
bu tanımların bir alt okuması yapılmalı evet. PKKnın kendini siyasete
nasıl entegre edeceği sorunu aslında konuşulan. Dağın Ardına Bakmak
kitabında PKK ile kurulan ilişkiyi, ona yüklenen anlamı, onda ne
bulduklarını anlamaya ve anlatmaya çalıştım. Türkiye kamuoyunda ne yazık
ki bu yönü bilinmiyor ama bu bilinmeden Kürt meselesi çözülemez.
PKK
bölücü terör örgütü, Öcalan bebek katili, PKKlılar terörist çapulcu ve
kandırılmış kişiler olarak bilinir Türkiye kamuoyunca
Ben
terörist tanımını özellikle kullanmadım. Bu tanımla yaklaştığında
güvenlik odaklı düşünüyor ve askeri bir kafayla çözmenin yolunu
arıyorsun. Ama birini yok ettiğinde sorun yok olmuyor, bilakis o kişiye
duygusal olarak bağlı onlarca kişiyle birlikte yara daha da büyüyor. Bu
böyle bir mesele ve sadece PKKlılar için geçerli değil, askerler, şehit
yakınları için de geçerli. Bu kadar acı yaşanmışken, meseleyi çözmeye
dönük her çaba buradaki psikolojik bariyere çarpıp eriyor. PKKyı
sisteme entegre etmeye dönük ne bir çaba var ne de böylesi bir çabanın
başarıya ulaşma ihtimali kuvvetli şu an.
KENDİMİZİ ANLATAMADIK DİYORLAR
Haklarında böyle deniliyor olmasını onlar nasıl karşılıyor?
Çok
rahatsızlar ve biz kendimizi anlatamadık, kamuoyu da bizi anlamak
istemedi diyorlar. Burada ortak bir dil, duyguları iletecek bir kanal
yok. Ben bunun peşinden gittim. Onların silah gibi bir anormaliteye
nasıl bulaşabildiğini, yok olmayı göze alarak dağa nasıl çıktığını
anlamamız gerektiğini düşündüm.
YAŞADIĞIMIZI ANLAMAK İÇİN DAĞDAYIZ
Siz anlayabildiniz mi?
Benim
keşif diyebileceğim iki şey gördüm; Biri şu. Bu bir ölüm sarmalı. Yok
etmek çözüm değil. Bu iyice tecrübe edildi. Onları