Mersin Eczacı Odası Başkanı Hüseyin Şimşek, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) hedefinin, Türk Eczacılar Birliğinin (TEB) örgütlü yapısını ve ekonomik gücünü zafiyete uğratarak tek başına eczacı ile sözleşme yapmak olduğunu ileri sürdü.
Sağlık ve ilaç sektöründe yaşanan sıkıntıları Özgür Habere değerlendiren Şimşek, eczacılık ve eczacılar aleyhine bir yılı aşkın süredir kara bir kampanya yürütüldüğünü savundu. Hükümetin SGK eliyle eczacıların birliğini dağıtarak yerine konulabilecek yeni yapıları getirmek amacında olduğunu iddia eden Şimşek, yeni yasa ve uygulamalarla sağlık hizmetlerinin tamamen özelleştirilmek istendiğini öne sürdü. RTÜK yasası değiştirilerek radyo ve televizyonlarda reçetesiz ilaçların reklamına izin verilmesini de değerlendiren Şimşek, reçetesiz ilaçların reklamına izni verilmesinin eczacıları devre dışı bırakmanın ve ilaçların marketlerde satılmasının ön hazırlığı olduğunu belirterek, Yanlış politikalar nedeniyle birçok meslektaşımız eczanesini kapatmak zorunda kaldı. Artan reçete sayısı, düşen ciro, karlılık ve artan sabit giderlerle birlikte ekonomik sıkıntılar yaşıyoruz. Eczacıya karşı halkı kötü yönde bir bilinçlendirmek gibi bir kampanya yürütülüyor dedi.
Mersin Eczacı Odası Başkanı Hüseyin Şimşek, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) hedefinin, Türk Eczacılar Birliğini (TEB) devre dışı bırakıp, eczacıların örgütlü yapısını ve ekonomik gücünü zafiyete uğratmaya yönelik olduğunu ileri sürdü.
Sağlık sektöründeki son gelişmeleri Özgür Habere değerlendiren Mersin Eczacı Odası Başkanı Hüseyin Şimşek, özellikle son yıllarda meslekleri ile ilgili son derece vahim gelişmeler yaşandığını iddia etti.
İLAÇ TAKİP SİSTEMİ, KURUMLAR ARASINDA GÜÇ GÖSTERGESİNE DÖNÜŞTÜ
2010 yılının son günlerinde geçici karekodlu ürünlerle ilgili yaşanan kaotik sürecin, İlaç Takip Sistemi (İTS), Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında, bir güç göstergesi haline dönüştüğünü iddia eden Şimşek, ekonomik hedeflerini tutturamayan Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK), metazori olarak Kamu Kurum İskontosu (KKİ) artırımı yapmasının, ortalama her eczanede yüzde 7 ile 9 oranında stok zararı oluşturduğunu ifade etti. G2Dli ürünleri 2020 yılı sonuna kadar geçerli kılan Sağlık Bakanlığı genelgesinin kurum tarafından yok sayıldığını ileri süren Şimşek, SGKnın, hasta ve eczacının mağduriyetinin önemsenmediğini belirtti. Sağlık ve ilaç sektöründe ortaya çıkan bu durumun, SGKnın özerk ve kurumsal kimliğini oluşturamadığının ve Bakanın vesayeti altında yönetildiğinin net bir göstergesi olduğunu vurgulayan Şimşek, Maalesef bu tespit sadece SGK için değil, aynı zamanda Türk Eczacıları Birliği (TEB) için de geçerlidir. Kurumsallaşamamış bu iki yapının gündeminde, iki yıldır ertelenen sözleşme görüşmeleri var. Eczacı nefesini tutmuş olacakları izliyor. Geçici karekodlu ürünler konusunda yaşananlar, sözleşme sürecinin zorlu geçeceğinin belirtisidir. Belki de bu durum sözleşme dönemine ilişkin gizli bir gözdağıdır. Yoksa SGKnın piyasada milyonlarca kutu ürün varken, hasta ve eczacının mağdur olacağı ortada iken, G2Dlerle ilgili bu uygulamaya geçmesinin nedeni nasıl açıklanabilir. Oysa olması gereken bu iki kurumun birlikte Ülkenin sağlık hizmetlerinde pek çok ortak proje üretmesidir. Uygun ekonomik giderlerle daha sağlıklı hizmet üretmenin yollarını bulmaktır. Modern ülkelerde bu sinerji ile sağlanan başarılı proje örneklerine sıklıkla rastlanmaktadır dedi.
SGK, ECZACILARIN ÖRGÜTLÜ YAPISINI VE EKONOMİK GÜCÜNÜ ZAYIFLATMAK İSTİYOR
SGK ile yapılan mevcut sözleşmenin güncel uygulamalar ve alınan yargı kararları sonucu kadük olmuş pek çok maddesi nedeni ile bir an önce güncellenmesi gerektiğini dile getiren Şimşek, yeni sözleşmenin SGKnın ve TEBin makul şartlarda uzlaşmaları ile imzalanmasının eczacıların genel beklentisi olduğunu ifade etti. Kurumun TEBi devre dışı bırakıp tek başına eczacı ile sözleşmeyi yapma arzusu ve sözleşme bedeli üzerindeki baskısının masumane olmadığını tü