Mersin Çevre Dostları Derneği Başkanı Suna Kılıççı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarı’nın doğal hayatın ölümü anlamına geldiğini ileri sürerek tasarının geri çekilmesini istedi. Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Basın Merkezi’nde açıklama yapan Kılıççı, tasarının bu haliyle fayda yerine zarar getireceğini savunarak, tasarının yasalaşması halinde böylesi bir düzenlemenin 87 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde en koruma karşıtı kanun olarak tarihe geçeceğini iddia etti. Kılıççı, ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesini talep ederek “Kaybolan sadece geçmişimiz değil, geleceğimiz de olacak” dedi.
Başka Anadolu Yok
Mersin Çevre Dostları Derneği Başkanı Suna Kılıççı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarı’na karşı olduklarını açıkladı.
Çevre Dostları Derneği üyeleri ve beraberinde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği üyeleri ile birlikte Mersin Gazeteciler Cemiyetinde (MGC) basın açıklaması yaptı.
2010 yılında meclise sunulan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısını doğal hayatın ölümü olarak gören Çevre Dostları Derneği Başkanı Suna Kılıç, kanun tasarısının var olan bir eksikliği gidermekten çok, koruma çabalarının yatırım adı altında sürülen talan anlayışına terk edildiğini ileri sürdü. Suna, söz konu tarsıyla kanunlarda yaratılan istisnalar, sağlanan imtiyazlar, görmezden gelinen işgallerle yetinilmeyip, ülke yüz ölçümünün yüzde 2si bile olmayan doğal korunan alanların özel kanun kapsamından çıkarıldığını iddia etti. Suna ayrıca, bu yasa ile tüm tabiat kararlarının doğal alanları kimlerin nasıl kullanacağı ile ilgili karar verme yetkisinin Çevre ve Orman Bakanlığına verileceğini, Çevre Bakanlığının da yasadan aldığı yetki ile gerekli gördüğünde doğal alanlarla ilgili izinleri intifa ve ittifak haklarını üçüncü şahıslara devredeceğini savundu. Kılıççı, Anadolu’daki su kullanım hakkı sözleşmeleri ile hidroelektrik santralleri yapımı için 49 yıllığına devredilen 2 bin civarında dere ve havzanın, 10 bin civarında olacağı varsayılan mikro hidroelektrik santrallerinin yapılacağı alanların ticarileştirilmesini, ormanların ve meraların şirketlerin kullanımına açılmasını, maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin yolunu daha da güçlü açacağını iddia etti. Kılıçdaroğlu, Dereler ve o derelerden akan sular, damarlarımızdaki kanımız kadar yaşamsal öneme sahiptir. Deresi, ormanı, suyu olmayan toprak ölüdür. Buraları satanlar yurdumuzu satmış olurlar. Bizim olan ne varsa emperyalist tekellere satılıyor. Şimdi sıra sularımızda. Su hayattır. İnsan hayatı için bu kadar önemli olan suyu satmak, paralı hale getirmek akla mantığa sığar mı? Gelecekte yurdum insanını bir bardak suya muhtaç hale getirmek hak mıdır? Gerekli mücadelenin verilmediği takdirde, kaybolan yalnız geçmişin değil geleceğin de olacağını söyleyen Kılıççı, başka Anadolu yok diyerek sözlerini noktaladı. Aylin BEŞOLUN HABERİ