Parti Liderleri Gizli İttifak İçinde..Mustafa Güler

Parti Liderleri Gizli İttifak İçinde..Mustafa Güler

Her seçim sonrasında ortaya çıkan tabloya ilişkin eleştiriler unutuldu. Aynı yöntemler yeniden servis edildi. Görünürde herkes bu yolla yapılan seçimlerin ülke yararına olmadığını, demokratik olmadığını söylese de , yeni dönemde basiretler yine bağlanır, eski yöntem yeniden çalışır.

Bütün siyasi parti liderleri her gün ekranlarda kavga eder, hakaret eder ve ne kadar daha demokrat olduklarını söyleseler de, mevcut siyasi işleyişi değiştirmemek için büyük bir ittifak içindedirler. Halka güvenmezler, Halk,” halen demokrasi kültürüne, olgun demokratik seviyeye gelmemiştir”. Bütün siyasi parti liderleri sanki başka bir dünyadan ithal edilmiş ve demokrat olma erdemine sadece onlar erdiği için, halk yerine temsilcilerini onlar seçer.

Bu konuda bütün siyasi parti yöneticileri arasında gizli bir ittifak vardır. Devleti, milleti, erdemi, demokrasiyi, insan haklarını, yani insani olan ne varsa hepsini sadece onlar temsil eder. Halk kalabalıktır, sadece genel başkanların iktidar için vardır.

Bir tanıma göre siyaset: “Yaşanılan zaman veya gelecek için kararlar almak ve uygulamak için koşullar ve verilerin ışığında alternatifler arasından seçilen eylem veya eylemleri ortaya koymak, belirlenen yöntem veya biçimlerde uygulamaktır” diye tanımlanır. Bir diğer tanımla Siyaset,” belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir.” Olarak da tanımlansa, çoğu kez “Bir takım maharet ve hünerlerle, çoğu kez dürüst veya ahlaki olmayan şekilde uygulamalarla karakterize edilen etkinliklerdir.” Diye şekil bulmaktadır. Bu gidişat yıllardır böyle sürmektedir.

Bu uygulamalar sonunda bazı avantajlarımız rahatlıkla dezavantaja dönüştürülmektedir. Sık sık övündüğümüz ve büyük bir zenginlik olarak gördüğümüz çok kültürlü ve çok inançlı bir toplum olmamız, bu faydacı uygulamaya malzeme olmaktadır. Çok kültürlülük yaşamda büyük bir zenginlik olarak görülse de, siyasette ötekinin yaratılmasında ciddi bir araçtır. Siyasiler tarafından ötekinin yaratılmasında kullanılmaktadır. Sünni-Alevi, Türk- Kürt, Laik-Anti laik, Atatürkçü-Atatürkçü olmayan, Doğulu-Batılı, Kuzeyli-Güneyli say sayabildiğin kadar. Ne kadar farklılığımız varsa hepsi öteki yaratılmaya malzeme olabilir. Her dönemin, her ortamın menüsü farklıdır. Ancak sonuç hep ayınıdır. Her şey Genel Başkanın iktidarı içindir. Yeni seçimde de yine Vekilimiz olacakları bizim adımıza genel başkanlar seçer. Bize parti seçmek düşer.

Siyaset yıllardır hep kutsallar üzerinden yapıldı. Reel siyaset yapmak belli bir birikim ve vizyon ister. Kutsallar üzerinden siyaset yapmak kolay ve garantilidir. Sonuç hiç şaşamaz. Reel siyaset yapmak risklidir. Yanlışı var, doğrusu var. Halbuki kimlikler üzerine siyaset yapmak yoksulluk ve çatışma üretse de hep garantilidir. Yoksulluk hep bu siyaset tarzının malzemesidir. Halkın ihtiyacı ile siyasetçinin ihtiyaçları hep zıttır. Halk bir lokma ekmek için her kılığa girerken, siyasetçi bir lokma ekmek için her kılığa sokar.

Siyaset hep İslam, Türk, Kürt, Alevi, Atatürk ve Laik Kutsalı üzerinden yapılmaktadır. Siyasi partiler in hep iki tane programı vardır. Biri yazılı olan, diğeri uygulanan. Yazılı olanı aşağı yukarı hepsinde aynıdır. Evrensel hukuktan, İnsan Haklarından, demokrasiden, eşit yurttaşlıktan, Kalkınmadan, issizlikten, refahtan söz eder. Ancak yazılı hükümlerin neredeyse hiçbiri uygulamada yoktur. Her siyasi partinin gizli bir ajandası vardır. Seçim dönemlerinde açık konuşmak yerine hep gizli fısıltı vardır: A Aday adayı bizdendir. Siz kimiz? Sizden olanın size ne faydası oldu? Olumlu yanıtı hiç olmadı.

Mevcut Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası değişmedikçe, bu devran devam eder. Bir ülkede siyaset demokratikleşmedikçe ülkenin demokrasiye kavuşacağını beklemek hayaldir. Sevgili Fatih Altaylının deyimi ile biz ne zaman adam oluruz: Kimlik siyaseti yerine reel siyaset yapıldığı zaman.

Mustafa Güler

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM