Babalarından kalan
zeytinlikleri 2 milyon liraya satan Havran'lı iki kardeşin her birine 1 milyon
TL düşer.
Türk lirasına güvenmeyen ve zaten bir şey üretme
derdinde olmayan birinci kardeş, parasını dolara çevirip bankaya yatırır. Faiz
geliriyle gül gibi geçinir.
Bu dünyadan bir şeyler üretmeden gitmeyeyim, üç
beş istihdam yaratayım, memlekete de faydam olsun diyen ikinci kardeş,
memleketinde Zeytin işleme tesisi kurmaya karar verir. 1 milyon dolar maliyeti
olan tesis için babadan kalan parayı peşinat yapar, 6 yıl vadeli döviz bazlı
leasing kredisi ile makine ve bina yatırımı yapar. Elde ettiği gelirle hem
leasing taksitlerini ödeyecek, hem de kar edecektir. Üstelik, devletin tarımsal
tesislere karşılıksız hibesi vardır. Yapacağı hibe başvurusuyla AB fonlarından
100,000$ hibe alacaktır.
Bir yılda tamamlanması gereken yatırım, imar
değişikliği, bina ruhsatı, belediye avanta müzakereleri vs derken 2 yıla uzar.
Bu arada Tarımsal Kalkınma programına yaptığı başvuru yerinde saymaktadır çünkü
görevli memurlar FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle işten atılmış, kalanlar da saat
doldurmak dışında bir iş yapmamaktadır.
Tesisi bitirip devreye aldığında artık eldekini
tüketmiş, köylüden zeytin almak için parası kalmamıştır. Eşinin, annesinin
altınlarını bozdurur, işlemek için zeytin satın alır. Satın aldığı zeytinlerden
elde ettiği ilk yağı 13 liraya mal etmiştir. Artık her şeyin yoluna girmesini
beklerken, gelişmeler kendisini yanıltacaktır.
İlk darbeyi zeytinyağı fiyatından yer. Çünkü hem
hükümetin Tunus'dan zeytinyağı ithalatını bir gecede serbest bırakmış
olması,hem de Suriye'den çok miktarda kaçak zeytinyağı girmesi nedeniyle
zeytinyağı fiyatları 9 liraya düşmüştür.
İkinci darbe döviz kurundan gelir. Patlayan
kurlar nedeniyle, döviz bazlı leasing taksitlerini ödeyecek gelir elde etmesi
artık mümkün değildir. Taksitlerini ödeyemediği için Leasing şirketi tesisi
icra yoluyla haczeder, satışa çıkartır.
Üçüncü darbe, eşinden ailesinden iade etmek
üzere aldığı altınlardan yer. Patlayan döviz fiyatı nedeniyle aldığı altınların
değeri iki katına çıkmış ancak elindeki zeytinyağının değeri yarıya inmiştir.
Elindeki zeytinyağlarının tamamını satsa, ödünç aldığı altınların ancak
dörttebirini iade edecek durumdadır.
Dördüncü darbe AB hibe işlemlerini yürüten
Kırsal Kalkınma programından gelir. 100,000$ olmasını beklediği hibe ödemesi,
işlemlerin neredeyse 2.5 yıl sürmesi ve bu esnada kurun iki kattan fazla
artması nedeniyle 45,000 dolara inmiştir.
İcradan satışa çıkan tesis için alıcı çıkmaz.
İkinci satış ihalesinde bedelinin %50'si ne satılacak, eğer yine talip çıkmazsa
üçüncü ihale de en yüksek fiyat verene satılacaktır. İkinci ihalede de alıcı
çıkmaz, çünkü yörede bu miktarda parası olan kişi sayısı azdır, üstelik
bankalar artık hiçbir yatırıma kredi vermiyordur.
Üçüncü ihalede tesisi 200,000$ bedelle,
babasından kalan parayı dövize çevirip bankaya yatıran birinci kardeş alır.
Artık hiçbir dert çekmeden bir tesis sahibi olmuş, üstelik babasından kalan
parayı dolara çevirdiğinde elde ettiği 500,000 Dolardan 300,000 dolar daha
parası kalmıştır.
Tesisin satışından elde edilen gelir banka kredi
borcunu karşılamayınca, bu defa banka ikinci kardeşin evini icra yoluyla satışa
çıkartır. 650,000 TL değeri olan evi icradan 65,000$ karşılığı 400,000 TL
bedelle yine birinci kardeş satın alır.
Günün sonunda risk alıp bin bir sorunla
uğraşarak yatırım yapan ikinci kardeş iflas etmiş, hem parasından, hem evinden
hem de ailesinin takılarından olmuştur.
Türk lirasına güvenmeyen birinci kardeş ise, hem
tesis sahibi olmuş, hem ilave bir ev edinmiş hem de bankada 250,000$ parası
vardır.
Türkiye'de her yatırımcı hak ettiği cezaya bir
gün mutlaka çarptırılacaktır.