Tüketen toplumda iki de bir kutlama adına yapılan ve sıradanlaşan günlerden birini daha kutluyoruz bayram sevinciyle Tam adı ile 8 mart dünya emekçi kadınlar günü; 8 mart 1857 yılında newyorkda yapılan grevde, polisin fabrikanın kapılarını kilitleyerek 129 işçinin ölümüne yol açtığı ve sonrasında 2627 ağustos 1910 da kopenhangta 2.enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında clara zepkinin önerisi ile amacı anma olan ve zamanla kutlamaya dönüşün 8 martın bir gün sonrasındayız.
Ne zaman bir kutlama olsa korkarım altında yatan mutlaka bir anmadır aslında ve kutlandığına göre hiçbir şey değişmemiştir, değişen tek şey bizim bu günü anlama ve yaşama biçimimizdir derim ve kutlama gereği bile hissetmem neden mi?
Meclisteki kadın vekil sayısı 48 sadece ve bakan sayısı 2 azımsanmayacak bir ölçü değil mi? Tek başına bu rakam bile kadınları anlamaktan ne kadar uzak olduğumuzu göstermiyor mu? Bizleri büyütenlerin egemen olmadığı bu savaş ve acımazlıklarla dolu dünyada kadınlara bir şans verilmesinden yana olamaz mıyız?
Gün geçmiyor ajanslara düşen yeni bir namus cinayeti haberi okumayalı hatta okumadan, bakmadan detayına dalmadan birbirinin aynı olan cinayetleri görmeyeli. Sanki hasretiz özel hayatlarına başkalarının ama insan bedeni o kadar narin ki törenin karşısında anlamadan, sorgulamadan ve kodlanmış bir şekilde ve aile meclisi kararı ile öldürüyoruz kadınlarımızı, başımız eğik olmasın diye birde gerekçesi vardır cinayetin perde arkasının. Başlık parası ise tecavüzün faturasıdır yok denilse de memleketimde
Kapitalizm ya da liberal ekonomilerde kadınlar yürütücü olmaktan ziyade birer objedir ekonominin dişlerinde, reklâmlarda ya da standlar da rastladığımız dikkatimizi çeken ve bu haliyle ruhumuzu gevşeten objeler gibidirler. Onların ekonomik hayattaki yerini egemen erkek görüş belirler ve o dizaynla devam ederler günlük döngülerine. Gün ile ilgili yorum yapmak bile inanın yoruyor bedenimi ve ruhumu kadınları anlatmak anlamaktan daha zor galiba hele de böyle bir günün ertesinde
Ama ben kendi adıma üzerime düşeni yapmak istiyorum tüm yaptığımız ve yapacağımız kötülüklerin adına sizlerden özür diliyorum. Sizlere öldürdük, eziyet ettik, işkencelerden geçirdik, namus diye sıktık kafanıza, taşladık, hor gördük sanki siz değildiniz biz doğuran ve bunu unutarak sizi kendimizin bir eşyası gibi gördük ve işin en kötü tarafı hala devam ediyoruz ve bu gidişle devam da edilecek üzgünüm umarım kutlamak zorunda kalmayacağımız 8 martlar da buluşuruz.