Mirza Turgut tanik haber için yazdı
Yıllar yıllar önce Silifke’den kadınlar çamaşırları Göksu’da yıkar, bohça yapıp evlerine giderlermiş. Bu gelenek yüzyıllarca sürmüştür.
Örneğin 50 yıl önce göksuya gitmeyen kadınlar kanallarda çamaşırları yıkarlarmış…
Yine bir gün kadınlar çamaşırları yıkanmış ve bohça yapıp evlerine dönüyorlarmış…
Tesadüf bu ya aynı anda kralda karşıdan geliyormuş..
Kral tüm kadınları süzmüş ama içlerinden birisi ile fazla ilgilenmiş
İlginç olan diğer kadınları tanıyor ama o güzel kadını ilk defa görmüş olmasıymış…
Hemen adamlarını çağırır ve o kadının kim olduğunu araştırmalarını ister. Adamlar araştırırlar.
Kralın huzuruna çıkıp, kadının bir demirci ustasının eşi olduğunu söylerler.
Kral, Demircinin huzura getirilmesini ister.
Kısa bir süre sonra demirci ustası kralın huzurundadır.
“Sen kimsin ne iş yaparsın” diye sorar kral.
Ben bir demirci ustasıyım; Nal yaparım,çivi yaparım
Günde kaç çivi yaparsın?
100 bilemedin 150.
Kral bana salaha kadar 1000 çivi yapacaksın,yoksa kelleni uçururum”der.
Demirci ustası şaşırmıştır…mümkün değil 1000 çivi üretemez…
Çaresizdir…
Atölyeye gider saat 12’ye kadar canla başla çalışır, ancak100 çivi yapmıştır..
İmkansızdır…
Eve gidip karısına durumu anlatır ve birlikte ağlaşarak, kucaklaşarak sabahı beklerler…
Kaderleri kötüdür ve sabah kral mutlaka demirciyi asacaktır…
Son dakikaların kucaklaşarak geçirirler..
Güneş yarı doğmuş yarı doğmamıştır. Kapı çok şiddetli vurulur. Demirci ustası mecburen kapıya açar ve askerlere “hazırım gidebiliriz” der
Askerler” seni götürmeye gelmedik, az önce kral vefat etti de tabutuna çivi almaya geldik” derler.
Demirci ustası sevinçten şaşırmış vaziyette
Doğan güneşe bakar ve ellerine havaya açarak “allahım sen nelere kadirsin. Gün doğmadan neler doğar sabahı güzel Silifke” der.
“Sabahı Güzel Silifke” söylemi yıllardır kullanılır…Silifke Mersin arasında çalışan otobüslerde de yazılıdır…
Ancak bu söylemin hikayesi çoğu zaman bilinmez…
Günlük dilimiz yerleşmiş olan “Gün Doğmadan neler doğar” sözcüğü buradan gelmektedir…